Sait Karaduman


Biraz hayal kuralım!

Biraz hayal kuralım!


Her insanın bir hayali hatta hayalleri vardır…

Bugün gelin biraz hayal kuralım.

 

***

 

Gözlerinizi kapatın ve çocuğunuzun şu derslerin verildiği bir okulda okuduğunu düşünün.

 

-Türkçe

-Tarih

-Coğrafya

-Yurttaşlık Bilgisi

-Matematik

-Fizik

-Kimya

-Tabiat ve Okul Sağlık Bilgisi

-Yabancı Dil

-El Yazısı

-Resim İş

-Beden Eğitimi ve Ulusal Oyunlar

-Müzik

-Askerlik

-Ev İdaresi ve Çocuk Bakımı

-Öğretmenlik Bilgisi

-Ziraat ve Teknik Dersleri

-Toplumbilim

-İş Eğitimi

-Çocuk ve İş

-Ruh Bilimi

-İş Eğitimi Tarihi

-Öğretim Metodu ve Tatbikat

-Zirai İşletmeler Ekonomisi ve Kooperatifçilik

-Tarla Ziraatı

-Bahçe Ziraatı

-Fidancılık

-Meyvecilik

-Sebzecilik Bilgisi

-Sanayi Bitkileri Ziraatı

-Zooteknik

-Kümes Hayvanları Bilgisi

-Arıcılık

-İpekböcekçiliği

-Balıkçılık ve Su Ürünleri Bilgisi

-Ziraat Sanatları Eğitimi

-Köy Demirciliği (nalbantlık, motorculuk)

-Köy Dülgerliği

-Köy Yapıcılığı (Tuğlacılık, kiremitçilik, taşçılık, duvarcılık, sıvacılık, betonculuk)

-Köy ve El Sanatları (biçki-dikiş, nakış, örücülük, dokumacılık)

 

Okudunuz ama kaç ders olduğunu sayabildiniz mi?

Bırakın şimdi saymayı ben söyleyeyim 40 dersin adını okudunuz.

Bir maşallah da benden olsun 41 kere maşallah dedirtecek cinsten değil mi?

 

***

 

Bir de şöyle düşünün…

 

Ülke yoksul. 

Nüfus 16 milyon.

12 milyon köylerde yaşıyor. 

40 bin köy. 

4 bin civarında köyde okul var. 

6 bin kadar öğretmen.. 

Şehirde yetişip öğretmen olanlar köylerde görev yapmayı kabul etmiyor.

Peki, köy çocukları ne yapsın?

Onlar okumasın mı?

Hani köylü milletin efendisiydi?

Öyle değil mi?

Köylü milletin kölesi haline getirildiği halde demiyor muyuz; ‘Köylü milletin efendisidir’ diye…

 

***

 

Hadi bir de böyle bir ülkede çare ne ola ki? Diye düşünün…

Köy Enstitüleri kurmak olabilir mi mesela?

Peki, nasıl yapılacak bu okullar…

Eğitim üretim içindir diyerek çıkılan bu yolda bu okullara seçilen köy çocukları hiç gocunmadan amelelik yaparak önce eğitim alacakları okullarını yaptılar. 

İş içinde iş için eğitim ilkesi benimsendi önce.

Yaparak ve yaşayarak öğrendiler, öğrenirken ürettiler

Bu arada yukarıda sayamadığınız bu derslerin yanında yılda en az 25 Dünya Klasiği okudular.

Cumartesi günleri toplandılar tartıştılar, eleştirdiler, görüşlerini çekinmeden ortaya koydular…

Neyi mi eleştirdiler mesela; Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün okullarını ziyaret ettiğinde neden farklı yemek verildiğini eleştirdiler.

Ooooo…

Cumhurbaşkanını eleştirmek… 

O zamanlar Silivri yoktu elbette rahat olun.

Henüz 14-17 yaşlarındaki bu çocuklar sordu;

-Cumhurbaşkanına neden bizim yediğimiz yemekten değil de özel bir yemek verdiniz?

Öğretmenleri çocuklara saygı duydu ve açıkladılar;

-Sayın Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bir diyabet hastasıdır. O sizin yediğiniz yemeklerden yiyemediği için ona ayrı bir yemek vermek durumunda kaldık…

 

***

 

İşte Köy Enstitüleri öğrencileri…

17 Nisan 1940 yılında kuruldu Köy Enstitüleri.

Yani bugün kurulmuştu…

O okullardan yetişen eğitim çınarlarından kalanların ellerinden öpüyorum.

Aramızdan ayrılanlara da rahmet diliyorum.

 

***

 

Köylerinden gelen ve bu okullardan yetişen öğretmenler, kendi yaptıkları tahta valizlerle yine köylere döndüler, birer lider olarak.

Sadece çocuklara eğitim vermediler.

Köylülerin de eğitim almalarını sağladılar.

Köylülerin tarımda daha iyi olmaları, hayvancılıkta daha ileri gitmeleri için çalıştılar.

Mesela Sultandağı bölgesine ilk Napolyon kiraz bahçesini oluşturanın bir köy öğretmeninin olduğunu biliyor musunuz?

 

***

 

Bu öğretmenlerin köylerde söz sahibi olmaya başlayınca, toprak ağaları rahatsız oldular.

Ne oluyor? dediler.

Bir öğretmen geldi köye, millet bizim ağalığımızı tanımaz oldu. Her şeyi ağaya değil öğretmen soruyorlar.

Ne de olsa adamın (!) yüzlerce binlerce dönüm toprağı var ama…

Dediler ki; Bu okulları kapatın.

Başı çeken kim oldu dersiniz?

Yine bir toprak ağası…

Adnan Menderes.

Bu okulları kapatılmasının başını çeken kişi belki de onca çocukların ahını almış mıdır sizce?

 

***

 

Hani diyorlar ya; Hayaldi gerçek oldu…

84 yıl önce kurulan ve gerçekleştirilen Köy Enstitüleri hayali, önce Köy Enstitülerine öğretmen yetiştiren, Yüksek Köy Enstitüsü bölümü 27 Kasım 1947'de, eğitmen kursları ise 28 Haziran 1948'de kapatıldı.

 

***

 

1950 yılında Londra'da toplanan Asyalı öğrenciler konseyi toplantısında konuşan UNESCO başkanı, Türkiye'nin Köy Enstitüleriyle asrın eğitim projesine imza attığını söyledi.

Aynı toplantıda UNESCO başkanı, Birleşmiş Milletler eğitim dairesinde Köy Enstitüleri ile ilgili birçok belgenin ve dokümanın olduğunu, tüm dünya ülkelerine örnek gösterildiğini dile getirdi.

Peki, biz ne yaptık?

Kapattık…

 

***

 

Ben, birileri gibi cahil kesimin ferasetine güvenmiyorum. Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basmıyor bilakis seviniyorum.

 

***

 

Köy Enstitülerini bize kazandıran Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’u minnet ve rahmetle anıyorum.

Kapatanları ise Allah’a havale ediyorum.

 

Mustafa özer
17.04.2024 14:00:10
Tebrikler.Ülkenin çok önemli bir konuda ysptığı yanlış politikaların neticesi;bugün köylerde nufus %5 lere düştü(üretecek insan arıyoruz),Okulları taşımalı okulculuğa döndürerek,öğretmenleri köylerden (köyün akıl hocalarını)uzaklaştırdık ,işsiz öğretmen yığılmslarına sebep olduk.”Meslek lisesi,memleket meselesi”diyen Vehbi Koç’un dile getirdiği ara elemanları taa o zamanlar yetiştirmekten mahrum kaldık;hasılı topyekün kalkınmayı tetikleyecek bir projeyi (ne hikmetse) yok ettik..Yazık olmuş

Ahmet
17.04.2024 14:00:11
Gerçekten güzel bir yazı olmuş Sait abi. Yüreğine kalemine sağlık Bence bu Köy Enstitülerini tekrar hayata geçirmek gerek. eğitim sistemimiz bu yönde tamamen değiştirilmeli. Birde ezbercilikten vazgeçerek bilgiye ve öğrenmeye dayalı , yoruma dayalı eğitime geçmeliyiz

Galip koç
17.04.2024 14:19:32
Agzına yüreğine kalemine sağlık. Selamlarımla .

Osman Acar
17.04.2024 14:25:01
Kesinlikle

Ali Küçük
17.04.2024 17:44:23
Ülkemizin kabuk bağlamış yarasını çok güzel anlatmışsınız. Kutluyorum sizi. Köy Enstitülerinin ışığında bilinçli, onurlu, karalı öğretmenler yetiştiren İlköğretmem okullarından biri olan Kastamonu Göl İlköğretmen Okulu mezunu olma şansını yakaladığım içim mutluyum..

Yaşar Gürel
17.04.2024 18:23:02
Eğitim öğretim içten darbe yemede idi TÜRKİYE bugün zirvelerde geziyor olurdu. Ay'a 4 şeritli yol yaptık deseler inanacak koyun sürüsü hiç olmazdı. Bugünde her seviyede okullarımız sulandırılarak islevselliklerinden uzaklaştırılmıştır. Üzgünüz...

Hilmi çalışkan
17.04.2024 19:40:03
Köy enstitüleri deyince yüreğim sızlıyor benim öğretmenlerim köy enstitüsünden mezun olan öğretmenlerdi ben bugün başarımı onlara borçluyum ben 1949-1950 ilk okuldan mezun oldum.

Kemal GÜMÜŞAY
17.04.2024 21:28:55
Eline, emeğine, yüreğine sağlık okul arkaşım Sait. Köy Enstitülerinin kırıntılarının kaldığı Gönen Öğretmen Lisesi (Isparta) mezunu olmaktan her zaman gurur duydum. Yazacak çok şey var ama yazamıyorum.

Tekin GÜVENİR
18.04.2024 01:59:34
Ben de bir köy enstitüsü mezunu öğretmenin oğlu olarak yetiştim;anlatılanları çocukluğumda aynen bizzat yaşadım.Allahtan rahmet diliyorum,mekânı cennet olsun.