Yıl 1958
Temmuz’da bir akşamüstü
Üç kafadar oynarken Yücek’te
Yalnızdı badem ağacı
Tırmanır yaşlı gövdesine
Atlardık dibine…
Bahattin görmüş
Kuş yuvası varmış içinde
Sopalar, çöplerle
Delikleri, eşeledik
Kuru otlar sıkıştırdık içine
Oynuyorduk işte
Güneş batıyor
Sığır çobanının sesi giriyordu
Rüzgârın içine.
Kibrit varmış cebinde
Bahattin yakıverdi
Delikteki otu
Ateş topuna döndü
Ağacın gövdesi
Kaçtık üç yaramaz…
Çığlıklar yükseldi köyden
Güğümü, kovasını kapan geldi
Fayda etmedi dökülen sular
Badem ağacını
Baltalarla yıktılar
Su, toprak atarak söndürdüler zar zor
Herkes öfkeli
“Kim yaktı lan bu ateşi,
Bilmez mi ki köyü kül edecekti!”
Sustuk Ömer ile
Günlerce görüşmedik Bahattin’le
Tedirgindim ben de
Sezmişti babam,
“Can yakanın canı da yanar
Ağaçta bir candır unutma!” Demişti.
Bakışı ve parmak sallayışı
Beni badem ağacı gibi yakmıştı
Ve çocukluğum
O gün sonlanmıştı…